- önünü kesmek
yolunu kesmek"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit
- uzak durmak
yaklaşmamak, karışmamak"Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu." - P. Safa
- engel
isim Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- muhalefet etmek
karşı davranışta bulunmak, karşı çıkmak"Gizlice muhalefete kalktı mı dikkat etmeliyiz." - O. S. Orhon
- mâni olmak
önüne geçmek, engellemek, önlemek"Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim." - H. R. Gürpınar
- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- kaçınmak
-den Herhangi bir işi yapmaktan veya özverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek"Dargın çıkan sesinde bir şeyden kaçınan, lüzumsuz bir sakınca anlamı sezdi." - H. E. Adıvar
- hata
isim Yanlış"Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." - İ. O. Anar
- başarısızlık
isim Başarısız olma durumu, muvaffakiyetsizlik"Başarısızlık benim bilmediğim bir virüs, buna karşı direncim yok." - E. Şafak
- direnmek
nsz Herhangi bir düşüncede, bir istekte veya bir durumda ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek, taannüt etmek"Tek tük direnen çıktıysa da çürük yumurta gibi kısa zamanda eziliverdi." - K. Korcan
- kiriş
isim Bazı telli müzik araçlarında kullanılan, hayvan bağırsaklarından yapılan tel
- engellemek
-i Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek"Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir." - A. Ağaoğlu
- duraksamak
nsz Ne yapmak veya ne demek gerektiğini kestiremeyerek duraklamak, tereddüt etmek"Duraksadı, gülümsedi, kâğıda uzandı, yüzünden daha esmerdi eli, biçimliydi." - Y. Atılgan
- sakınmak
-i, -den Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek"Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister." - A. Ağaoğlu
- ket
isim Engel
- imtina etmek
bir şeyi yapmaktan kaçınmak, çekinmek
- mania
- tarlada sürülmemiş kısım
- yürümemekte ısrar etmek
- bilardo masasının bir kısmı. balk line bilardo masasındaki çizgi.
- bir engel karşısında duraklamak
- kütük, engel olmak, engellemek, önünü kesmek, anlaşmaya yanaşmamak, duraksamak