- boş laf
isim Gereksiz, yararsız bir biçimde konuşma
- ağzından kaçırmak
istemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek
- çene çalmak
gevezelik etmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
- saçma
isim Saçmak işi
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- çağlayan
isim Küçük bir akarsuyun, çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer, küçük şelale, çağlar"Yüksekten karşıda çağlayanın şırıltısı duyuluyordu." - Ö. Seyfettin
- saçmalamak
nsz Anlamsız, gereksiz, tutarsız, saçma sapan sözler söylemek veya bu tür davranışlarda bulunmak, abuklamak"Konuşması büsbütün dağıldı, tutarsızlaştı. Artık saçmalıyor." - A. İlhan
- gevezelik etmek
saçma sapan konuşmak, zevzeklik etmek"Gevezeliklerine tam zamanında son vermişler." - N. Hikmet
- mırıldanma
isim Mırıldanmak işi"Dolaşık ve tutuk bir dille, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz cümleler mırıldanmaya başladı." - P. Safa
- mırıldanmak
nsz Alçak sesle kendi kendine bir şeyler söylemek"Bastonunu yanağına dayayıp bir şeyler mırıldandı." - L. Tekin
- gevezelik
isim Geveze olma durumu, zevzeklik, lafazanlık"Gevezeliklerine tam zamanında son vermişler." - N. Hikmet
- boşboğazlık etmek
gereksiz, yersiz, düşüncesiz konuşmak
- çağlama
isim Çağlamak işi
- agulamak
nsz Bebek "agu" diye ses çıkarmak
- şarıldamak
nsz Su bol bol akarken "şarıltı" sesi çıkarmak"Senden ayrılırsam şu şarıldayan suyun sesini bir daha işitmez olayım." - A. Gündüz
- boşboğaz kimse
- anlaşılmaz sözler söylemek
- durmadan konuşan kimse
- manasız söz
- gevezelik etmek, saçmasapan mırıldanmak, sır söylemek, tekdüze ses çıkartmak, karmaşık konuşma, aptalca konuşma, çocukça konuşma, uğultu, gürültü, anlaşılması güç konuşma, şırıltı
- manasız ve saçma bir şekilde if ade etmek
- mırıltı babbler geveze kimse