- giyim
isim Giyme işi
- elbise
isim Giysi"Üzerinde hafif elbiseler vardı, başı kavuksuzdu." - A. Kabaklı
- süs
isim Süslemeye, süslenmeye yarayan şey, bezek, süs püs
- kıyafet
isim Giysi"Bu çelişki, kıyafetinin seçimi konusunda onu çıkmaza sokuyordu." - N. Bezmen
- kılık
isim Bir kimsenin giyinişi, dış görünüşü, üst baş"Delikanlı kopuklar, kılıklarından, giyinişlerinden belli oluyorlar." - M. Ş. Esendal
- giysi
isim Her türlü giyim eşyası, giyecek, elbise, kıyafet, esvap, libas, urba"Hanımlar tatil köylerinde son moda giysiler giyiyorlar." - Ç. Altan
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- süslemek
-i Birtakım katkılarla bir şeyin daha güzel, daha göz alıcı olmasını, daha hoş görünmesini sağlamak, bezemek, bezeklemek, donatmak, tezyin etmek"Yemişçiler dükkânlarını meyvelerle süslüyorlar." - S. F. Abasıyanık
- donatmak
-i Birinin giyimini sağlamak
- giyecek
isim Giysi
- giydirmek
-e Giyme işini yaptırmak"İstanbul'un mahalle bekçilerine bir çeşit elbise, bir çeşit şapka giydirdiler." - N. Hikmet
- tezyinat
isim Bezekler, süsler
- giyinmek
nsz Giymek"Herkes siyahlar giyinmiş." - A. Ümit
- esvap
isim Giysi"Bütün esvabı bir mintan ve eski bir pantolondan ibaretti." - Y. K. Beyatlı
- kisve
isim Kılık kıyafet"Lakin bir türlü ahaliye mahsus kisveyi üzerinden atamamış." - R. H. Karay
- kabul etmek
- ayakta durmak
- donatmak attirement giyim kuşam
- giydirmek, süslemek, donatmak, elbise, giysi, üstbaş, kıyafet
- süslu veya gösterişli elbise
- tezyinat.