- emme
isim Emmek işi
- benzeşme
isim Benzeşmek işi, analoji
- temsil
isim Birinin veya bir topluluğun adına davranma
- uydurmak
-i, -e Uymasını sağlamak"Gözlerini kilidi sökülmüş ve büyümüş anahtar deliğine uydurdu." - P. Safa
- anlamak
-i Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak"Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum." - A. Ümit
- ezmek
-i Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek"Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım." - E. B. Koryürek
- emmek
-i Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak"Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim." - S. F. Abasıyanık
- sindirmek
-i Sinmesini sağlamak veya sinmesine sebep olmak"Kartal burunlu, kalın kaşlı, çember sakallı ihtiyar, Sertman'ı biraz sindirdi." - H. E. Adıvar
- tesbih
Kur’an-ı Kerim, 1. Allah'ı (c.c.) zatında, sıfatlarında, fiillerinde ve isimlerinde her türlü noksanlıktan uzak tutma.
2. Allah'ı (c.c.) yüceliğine layık olmayan kusur ve eksikliklerden, yanlış nitelemelerden gerek inanç gerekse söz ve kalp ile tenzih etme.
3. "Süphanallah" sözünü söyleme.
4. Belirli dini sözleri tekrarlamak veya elde oyalanmak için kullanılan, türlü maddelerden boncuk biçiminde yapılmış, genellikle otuz üç veya doksan dokuz taneden oluşmuş dizi.
- hazmetmek
-i Sindirmek
- benzetmek
-i, -e Benzer duruma getirmek"Görevler insanları birbirlerine benzetiyor." - A. Kutlu
- benimsemek
-i Bir şeyi kendine mal etmek, sahip çıkmak, kabullenmek, tesahup etmek
- hazım
isim, biyoloji Sindirim
- özumsemek
Beden Eğitimi ve Spor, Edinilmiş olan bilgileri bireyin öz malı durumuna getirmek.
- özümlemek
-i, biyoloji Canlı varlıklar, dışarıdan aldıkları besinleri, değişikliğe uğratarak yeni bir birleşimle, organizmanın gereksinim duyduğu maddeler durumuna getirmek, temsil etmek
- asimile etmek
- bagdaştırmak
- hazmedici
- herhangi bir türkümün üyesi olmak, içine girmek, bir jüye içinde erimek, bir parçası olmak, kaynaşmak, özümlemek, sindirmek, kendisininmiş gibi almak/kullanmak/anlamak
- ozumseme
- tesbih etmek
- özümseyici