- bir araya gelmek
bir yerde toplanmak, buluşmak"Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi." - F. R. Atay
- bir araya getirmek
toplamak"Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi." - F. R. Atay
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- kurmak
-i Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek"Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay
- toplamak
-i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon
- birleştirmek
-i, -le Bir araya getirmek"Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi." - A. Ş. Hisar
- biriktirmek
-i Toplayıp yığmak
- takmak
-i Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek"Gözlüğünü takıp masaya eğildi." - R. H. Karay
- monte etmek
bir makine, cihaz veya mobilyanın bütün parçalarını yerli yerine takmak, kurmak
- birleşmek
nsz Ayrıyken tek bir bütün durumuna gelmek"Ufuklar birleşince ezilecek bizleriz / Biz de çöl ortasında kuruyan denizleriz" - F. N. Çamlıbel
- toplanmak
nsz Toplama işine konu olmak"Ağaçtaki meyveler toplandı."
- birikmek
nsz Toplanıp yığılmak"Bu nedenle karısının gözlerinde biriken öfkenin farkına varmadı." - L. Tekin
- içtima etmek
toplanmak
- kabul etmek
- bir araya toplamak
- bir araya toplamak, toplanmak, birleşmek, bir araya koymak, düzenlemek, monte etmek
- kısımlan birbirine uydurmak
- toplantı yapmak