- hücum etmek
saldırmak"Bizdik o hücumun bütün aşkıyla kanatlı / Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı" - Y. K. Beyatlı
- saldırmak
-e Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek"Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." - H. C. Yalçın
- tecavüz etmek
başkasının hakkına el uzatmak"Çekler bir Alman tecavüzü karşısında mutlaka silaha sarılacaklardır." - Y. K. Karaosmanoğlu
- üzerine varmak
üstüne varmak"Gerinerek kollarını yana doğru açarken başını divanın yastıkları üzerine koyuyor." - E. M. Karakurt
- hamle etmek
- üzerine atılmak
- dil uzatmak assailable tecavüz edilebilir. assailant saldırgan kimse
- mütecaviz kimse
- mütecaviz kimse.
- sözlerle ya da yumruklarla saldırmak, dil uzatmak, işe girişmek