- için
edat Amacıyla, maksadıyla"Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı." - S. F. Abasıyanık
- ayni
sıfat Gözle ilgili
- benzer
sıfat Nitelik, görünüş ve yapı bakımından bir başkasına benzeyen veya ona eş olan, benzeri, müşabih, mümasil"Kadınların yerlerde sürüklenirken çıkardıkları seslere benzer sesler çıkardı." - L. Tekin
- dahi
bağlaç Da, de"Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim." - A. Kabaklı
- yüzünden
zarf -den ötürü"Bizim kötü günlerimiz iki kez ve ikisi de benim densizliğim yüzünden yaşanmıştı." - A. Kutlu
- rağmen
edat Karşın"Birdenbire nutku tutuldu ve bütün gayretlerine rağmen konuşamadı." - N. F. Kısakürek
- diye
zarf Herhangi bir yargıya vararak
- gibi
edat -e benzer"Bu göz alabildiğine düzlük, sinsi bir bataklık gibidir." - A. Erhat
- kadar
edat Ölçüsünde, derecesinde"Balıkçılıkta para vardır ama dalgıçlık kadar da genç işidir." - S. F. Abasıyanık
- çünkü
bağlaç Şundan dolayı, şu sebeple, zira"Ben şimdi sizin fikrinizi tenkit etmeyeceğim çünkü faydasızdır." - Ö. Seyfettin
- madem
bağlaç "Değil mi ki, -diği için, -diğine göre" anlamlarında sebep göstermek için, başına getirildiği cümleyi daha sonraki cümleye bağlayan bir söz, mademki"Bakma sen, madem tanıdıkmış bulur bir çaresini." - Ç. Altan
- mademki
bağlaç Madem"Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür / Mademki böyle duygularım kaldı çok şükür" - Y. K. Beyatlı
- veçhile
Hukuk, (bu) yönden; böylece; uyarınca
- iken
- baglaç çünkü
- olarak
- as for gelince
- gibi, sırada, iken, için, çünkü, halde, karşın, olarak
- hakkynda
- suretle