- gözaltı
isim, hukuk Birinin, güvenlik kuvvetleri tarafından belli bir yerde belli bir süre alıkonulması, gözetim, nezaret
- kesme
isim Kesmek işi"Bir dönem, içkiyi haftalarca tamamen kesmeyi başardığım için, ondan sonra içtiğim her kadeh, bir adım gerilemek demekti." - E. Şafak
- hapis
isim Bir yere kapatıp salıvermeme
- durdurma
isim Durdurmak işi
- hapsetmek
-i, -e Bir suçluyu hapishaneye koymak
- tutuklama
isim Tutuklamak işi, tevkif"Muhalefeti ortadan kaldırmaya niyetli olan Damat Ferit Paşa'nın ilk işi bir sürü yeni tutuklamalar oldu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- yakalamak
-i Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak"Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım." - R. H. Karay
- bitirmek
-i Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak"Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım." - P. Safa
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- kesmek
-i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek."
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- tutukluluk
isim Tutuklu olma durumu, mevkufluk, mevkufiyet
- tutuklamak
-i Kanun yoluyla hürriyeti kısıtlayarak bir yere kapatmak, tevkif etmek
- tevkif etmek
tutuklamak
- mevkuf
sıfat Vakfedilmiş
- tevkif
isim Durdurma
- durdurulmuş
- tutuklama durdurma
- tutuklamak, durdurmak, kesmek, bitirmek, önünü almak, dikkatini çekmek, geliş, varış, gelen kimse, varan kimse