- çekme
isim Çekmek işi"Siyah kehribar tespihini çekmeye başladı." - C. Uçuk
- celbetmek
-i Kendine çekmek"Sonra memnuniyetimi celbetmek için olacak bir türkü çağırmaya başladı." - R. H. Karay
- aklını başından almak
bir şey birini düşünemeyecek bir duruma getirmek, çok şaşırtmak
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- ayartmak
-i Baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak"Allah'ı ileri sürerek kadınları ayartacak aklınca." - R. H. Karay
- cezbetmek
-i Kendine çekmek, bağlamak, etkilemek"Uzun boyu ve endamındaki zarafeti ile beni cezbetti." - H. C. Yalçın
- cazibe
isim Çekicilik"Ruhani bir cazibe Turhan'ı türbeye çekti." - A. H. Müftüoğlu
- çekicilik
isim Çekici olma durumu, alım, albeni, alımlılık, cazibe, hava, gelgel
- cezbetme
isim Cezbetmek durumu
- büyülemek
-i Büyü ile etki altına almak, efsunlamak, afsunlamak
- büyü
isim Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, efsun, sihir, füsun, bağı"Akkız Ana, Hasan'a gönül vermenin bir büyü olduğunu, ne kadar anlatmışsa da kâr etmemiş." - H. E. Adıvar
- akıl çelici
- aklını başından alarak
- aklını başından alarak.
- meftun eden veya cazip şey
- meftun etmek. allurement meftun etme
- sihir. alluring cazip
- çekici. alluringly cazip surette
- çekicilik, cazibe, baştan çıkarmak, ayartmak, cezbetmek, çekmek