- altüst etmek
alt yüzünü üst yüzüne getirmek
- sallamak
-i Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek"Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." - H. E. Adıvar
- sarsmak
-i Birdenbire ve güçle kımıldatmak, sallamak, oynatmak, titretmek"Kalkın bakalım diye çocukların karyolalarını sarsıyorlardı." - Ç. Altan
- heyecan
isim Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu"Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor." - M. Yesari
- sıkıntı
isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- tahrik etmek
cinsel isteği, duyguları uyandırmak, artırmak
- kışkırtmak
-i Kümes hayvanlarını ürkütüp kaçırmak
- çalkalamak
-i Sulu bir şeyi sarsarak veya çırparak karıştırmak"Fincanını çalkalayıp çalkalayıp diker, dibinde hiç telve bırakmamacasına!" - A. İlhan
- ıstırap
bakınız ızdırap
- sallanış
isim Sallanma işi
- dalgalanış
isim Dalgalanma işi"Yemekte fazla şarap içmiş olduğunu hissettim, bir dalgalanış sesini parlatıp söndürüyordu." - P. Safa
- tahrikçi
isim Tahrik eden kimse"Çevre sorunlarının bizde ilk tahrikçisi olmak onuru başkentimiz Ankara'ya düşüyor." - H. Taner
- sallamak, çalkalamak, üzmek, altüst etmek, acı vermek, yaygara koparmak, ortalığı karıştırmak, kamuoyunu kışkırtmak, başkaldırmak