- kırmak
-i Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak"Taşları kırmak. Bardağı kırmak."
- incitmek
-i İncinmesine yol açmak"Sol ayağımı geçen gün biraz incitmiştim." - A. Gündüz
- acıtmak
-i Acılık vermek"Karabiber yemeği acıttı."
- gücendirmek
-i Gücenmesine yol açmak, gönlünü kırmak, incitmek"Bazı şairleri kırmaktan, gücendirmekten çekindiğimden değil, haksızlık olacağına inandığımdan başvurmuyorum bu yola." - N. Cumalı
- üzmek
-i Üzüntü vermek"Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım." - S. F. Abasıyanık
- kederlendirmek
-i Keder, üzüntü duymasına yol açmak, acı vermek
- rencide etmek
incitmek, kalbini kırmak
- zarar gören
- gücendirmek, incitmek, kırmak, mağdur etmek
- kırmak. aggrieved kederli