- alevlendirmek
-i Alevlenmesini sağlamak, tutuşturmak"Ateşi alevlendirmek."
- kızdırmak
-i Kızmasına neden olmak, kızmasını sağlamak
- sinirlendirmek
-i Sinirlenmesine sebep olmak"Aklıma gelince sinirlendiriyor, hasta ediyor." - N. Ataç
- darıltmak
-i Darılmasına sebep olmak
- abartmak
-i Bir nesneyi veya durumu olduğundan daha önemli, daha büyük veya daha çok göstermek, mübalağa etmek
- tahriş etmek
tırmalamak, yakmak
- şiddetlendirmek
-i Şiddetini giderek artırmak
- kötüleştirmek
-i Kötü duruma gelmesine yol açmak
- zorlaştırmak
-i Zor duruma getirmek, güçleştirmek
- çileden çıkarmak
çok kızdırmak"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- ağırlaştırmak
-i Bir şeyin ağırlaşmasına yol açmak
- sinir etmek
- tion kızdırma
- ağırlaştırmak, kötüleştirmek, ciddileştirmek, kızdırmak, sinir etmek
- darıltma: şiddetlendirme.
- mübalâğa etmek. aggrava