- elem
isim Acı, üzüntü, dert, keder"Bu derdi huy edinenler elem çekmez." - N. F. Kısakürek
- keder
isim Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ızdırap, tasa"Hiçbir kederim yoktu ki onun bir tatlı kelamıyla bertaraf olmasın." - A. H. Müftüoğlu
- mahzun etmek
üzüntü vermek"Bir gün gayet mağmum ve mahzun, bir gün de son derece neşeli ve uçarı." - N. F. Kısakürek
- üzmek
-i Üzüntü vermek"Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım." - S. F. Abasıyanık
- keder vermek
üzüntü vermek, kederlendirmek, tasalandırmak"Hiçbir kederim yoktu ki onun bir tatlı kelamıyla bertaraf olmasın." - A. H. Müftüoğlu
- sıkıntı vermek
tedirgin etmek, bunaltmak"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- acı vermek
birinin üzülmesine sebep olmak, incitmek"Acıyı sever."
- musallat olmak
birini sürekli rahatsız etmek, birine sataşmak, peşini hiç bırakmamak
- muteessir etmek
- müptela etmek
- üzmek, acı vermek, sıkıntı vermek, kederlendirmek, kebap etmek, yolukmak, tutmak