- belli olmak
anlaşılmak, açıklanmak"Hâlimiz, vaktimiz sizce belli." - H. R. Gürpınar
- toplama
isim Toplamak işi"Bu nurani adamın sözleri dağılan içimi toplamama yardım etti." - K. Bilbaşar
- zammetmek
-i Katmak
- kullanmak
-i Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak"Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" - H. C. Yalçın
- toplamak
-i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon
- artırmak
-i Artmasını sağlamak, çoğaltmak"Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu." - R. Enis
- eklemek
-i Bir şeyi ekle tamamlamak, ulamak, ilave etmek"Bahçeye doğru bir çıkma mutfak yaptırmış, bu koca balkonu eklemiştir." - T. Buğra
- katmak
-i, -e Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak"Sirkeye su katmak."
- anlaşılmak
nsz Anlama işine konu olmak"Bu cümlelerin manaları yarım, bir asır sonra anlaşılacaktır." - A. H. Müftüoğlu
- neticelenmek
nsz Sonuçlanmak"Bu, bir türlü neticelenmeyen maceranın artık hiç şüphesiz sonudur." - R. H. Karay
- ilâve etmek
- Ekle
- eklemek, ilave etmek, toplamak, toplamını almak
- yekun çıkarmak