- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- toplamak
-i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon
- artırmak
-i Artmasını sağlamak, çoğaltmak"Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu." - R. Enis
- biriktirmek
-i Toplayıp yığmak
- toplanmak
nsz Toplama işine konu olmak"Ağaçtaki meyveler toplandı."
- yığmak
-i, -e Bir tepe oluşturacak biçimde üst üste koymak
- yığılmak
nsz Yığma işine konu olmak veya yığma işi yapılmak"Yarım saate varmadan evdeki bütün çarşaflar, pikeler, yorganlar, yastıklar salonun ortasına yığılmış oluyordu." - E. Şafak
- birikmek
nsz Toplanıp yığılmak"Bu nedenle karısının gözlerinde biriken öfkenin farkına varmadı." - L. Tekin
- çoğalmak
nsz Azken çok olmak, çok duruma gelmek, artmak, fazlalaşmak, ziyadeleşmek"Ansızın aşağıda ayak sesleri, uğultular çoğaldı." - Y. Z. Ortaç
- tasarruf etmek
bir malın sahibi olmak, onu istediği gibi kullanmak"Vücudum artık irademin tasarrufundan çıkmıştı." - R. N. Güntekin
- toplamak, biriktirmek, çoğalmak, yığılmak