- indirmek
-i Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak"Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal
- kırkmak
-i Bir şeyi uçlarından kesmek
- kırpmak
-i Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- hulasa
Hukuk, özet
- berelemek
-i Bereli duruma getirmek
- azalma
isim Azalmak işi, eksilme, tenakus"Şu hayatta azalması gerektiğini öğrendiği an inadına çoğalan, cabadan doğuran bir şey varsa o da evhamdır." - E. Şafak
- kesmek
-i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek."
- kısaltmak
-i Kısa duruma getirmek"Ben bu sözü biraz daha kısaltarak tekrar edeceğim." - R. N. Güntekin
- özet
isim Bir yazı veya sözün anlamını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke, ekspoze"Gelinmesi gereken yere korkmadan, ödün vermeden hatasıyla sevabıyla gelmek. İşte bir serüvenin özeti." - T. Uyar
- özetlemek
-i Bir yazı, konu, söz veya filmin içeriğini daha az sözle anlatmak, özünü vermek, kısaltmak, hülasa etmek
- kesilme
isim Kesilmek işi
- özetleme
isim Özetlemek işi"Halk sanatçısı olduğuna inandığım bu aktörden alımladığımı özetlemeye çalışacağım." - S. İleri
- bir eser
- kısaltmak, özetlemek