- son vermek
bitirmek, sona erdirmek"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- iptal etmek
kullanıştan kaldırmak
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- boşa çıkmak
umut, düşünce vb. şeyler sonuç vermemek, gerçekleşmemek"Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." - A. Gündüz
- başarısızlıkla sonuçlanmak
- yarıda bırakmak
- başarısızlıkla bitmek
- bitirmeden durdurmak
- çocuk düşürmek
- çocuk düşürmek, çocuk aldırmak, erken doğum yapmak, ölü çocuk doğurmak, uşak salmak, başarısızlıkla bitmek, yarımcık saklamak, imtina etmek, lağvetmek, boşa çıkmak, baş tutmamak, dayandırmak