-
dili bozuk : sıfat Bir dili doğru ve düzgün konuşamayan (kimse)
-
dili bağlı : sıfat Konuşamayan
-
yazı dili : isim, dil bilimi Dilin yazıda kullanılan biçimi
-
ana dil : isim, dil bilimi Kendisinden başka diller veya lehçeler türemiş olan dil
-
ana dili : isim, dil bilimi Çocuğun ailesinden ve içinde yaşadığı topluluktan edindiği dil"İnsan tehlike karşısında ancak ana diliyle feryat edebiliyor." - N. Hikmet
-
dil bilimi : isim Dillerin yapısını, gelişmesini, dünyada yayılmasını ve aralarındaki ilişkileri ses, biçim, anlam ve cümle bilgisi bakımından genel veya karşılaştırmalı olarak inceleyen bilim, lisaniyat, lengüistik, filoloji
-
dil bilgisi : isim Bir dilin ses, biçim ve cümle yapısını inceleyip kurallarını tespit eden bilim, gramer"Ünlü adayı genç şarkıcıların, dil bilgisiyle fazla ilgilenmedikleri ortada." - T. Uyar
-
halk dili : isim, dil bilimi Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanlar tarafından kullanılan ortak dil
-
dili uzun : sıfat İncitici sözler söyleyen, küstah, saygısız (kimse)
-
diplomatik dil : isim Diplomasi alanında kullanılan dil
-
tek heceli dil : isim, dil bilgisi Çince ve Tibetçe gibi kelimeleri tek heceden oluşan dil
-
Güneş Dil Teorisi : özel, isim, dil bilimi Dilin türeyişi, felsefesi, psikolojisi ve sosyolojisi alanında Atatürk döneminde ortaya atılan bir kuram
-
kuş dili : isim Genellikle çocukların, kelimelerin başına, hecelerin arasına başka hece ekleyip kelimelerin biçimlerini değiştirerek uydurdukları bir konuşma türü
-
dil öğretimi : isim Bir dili öğretme işi
-
günlük dil : isim, dil bilimi Konuşma dili"Günlük dilde doğrudan yer almıyor belki ama resmî dilde önemli bir işlevi var." - T. Uyar
-
tatlı dil : isim Gönül alıcı söz, tatlı söz"Duvardaki saatleri yaylar işletiyorsa ev hayatındaki eşref saatlerini de tatlı dil işletir." - Ş. Rado
-
çeviri dili : isim Bir bilgisayarın sembolik makine dili
-
Ari dil : özel, isim Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-İran grubu
-
küçük dil : isim, anatomi Damağın arkasında bulunan dile benzer küçük uzantı
-
dilotu : isim "Çok konuşmak" anlamındaki dilotu yemek deyiminde geçen bir söz"Mütemadiyen gülüp söylüyordum. Hacı Kalfa'nın ellerini dizlerine vurarak: -Dilotu mu yedin be kızım? diye bir gülmesi var ki..." - R. N. Güntekin
-
dilsever : sıfat Ana dilini öne çıkaran, dil bilinci olan (kimse)
-
dil adası : isim, dil bilimi Bir dilin veya ağzın yayıldığı alanda farklı bir dil veya ağız özelliği bulunan küçük bölge
-
dil akrabalığı : isim, dil bilimi Bir ana dilden türeyen diller arasındaki yakınlık ilişkisi
-
dil atlası : isim, dil bilimi Dilleri, lehçeleri veya dil olaylarını yayılış bölgelerine göre gösteren atlas
-
dil birliği : isim Lehçe ve ağız farklarını gidererek aynı dili kullanan toplumlar arasında ortak bir yazı dilinde ve alfabede birleşilmiş olma durumu
-
dil cambazı : isim Düşüncelerini çok iyi anlatan, güzel konuşan kimse"Dil cambazı olabilmek, düşüncesini en iyi biçimde anlatabilmek için de elinden geleni ardına koymamıştır." - S. Birsel
-
dil coğrafyası : isim, dil bilimi Yeryüzünde dillerin yayıldığı alanları inceleyen bilim dalı
-
dil dalaşı : isim Tartışma
-
dil ebesi : isim Laf ebesi
-
dil felsefesi : isim, felsefe Dilin özü, kökeni, anlamı, yapısı üzerine araştırmalar yapan felsefe dalı
-
dil kavgası : isim Tartışma
-
dil laboratuvarı : isim, dil bilimi Yabancı dil öğretiminde, kayıtlı dil malzemesiyle ders yapılan yer
-
dil oğlanı : isim, tarih Tanzimattan önce yabancı elçilerin devlet erkânı ile görüşmelerinde Türkçe çevirmenlik yapmak üzere yetiştirilen kimse
-
dil öğrenimi : isim Bir dili öğrenme işi
-
dil pelesengi : isim Söz arasında yerli yersiz söylenen ve tekrarlanan söz
-
dil sürçmesi : isim Ağızdan yanlış söz çıkma, sürçülisan"Bir dil sürçmesi sonucu, bu tartışmayı yarım saat kadar yürütmüşüm." - S. İleri
-
dil şakası : isim Ağız şakası
-
dil tutukluğu : isim, tıp (***) Dilin iyi çalışmamasından ileri gelen söyleme güçlüğü, anartri
-
dilden dile : zarf Sözlü bir biçimde
-
dile kolay : sıfat Anlatılması kolay ancak yapılması veya katlanılması çok güç
-
dili tutuk : sıfat Serbestçe, kolaylıkla konuşamayan (kimse)
-
dili yatkın : sıfat Yabancı bir dili kolaylıkla öğrenme yeteneği olan
-
dili zifir : sıfat Gönül kırıcı sözler söyleyen (kimse)
-
bitişken dil : isim, dil bilgisi Kelime kökleri değişmeyen, eklerle türetilen dil, iltisaki dil"Türk dili, Macar dili, Moğol dili bitişken dildir."
-
bükünlü dil : isim, dil bilgisi Dil bilgisi görevleri ve yapı bakımından kelime köklerini değiştiren dil"Arapça bir bükünlü dildir."
-
edebî dil : isim Edebî değeri olan eserlerde kullanılan dil, yazın dili
-
gizli dil : isim Bazı kişilerin başkalarının anlamadığı ve sadece kendilerinin özel anlamlarını bildiği kelimelerle konuştuğu dil
-
iltisaki dil : isim, dil bilgisi Bitişken dil
-
millî dil : isim Ulusal dil
-
ortak dil : isim, dil bilimi Ana dilleri veya lehçeleri farklı topluluklar arasında anlaşmayı sağlayan dil
-
ölçünlü dil : isim, dil bilimi Kuralları sözlüklerde ve yazım kılavuzlarında tespit edilmiş, eğitim, hukuk, basın yayın alanları ile resmî yazışmalarda kullanılan, işlev ve geçerlilik alanı geniş, sosyal sınıf ve yerel iz taşımayan dil türü, standart dil
-
ölü dil : isim Günümüzde kullanılmayan, konuşulmayan, elimizde yalnızca belgeleri olan dil
-
özel dil : isim Aynı meslekten olanların veya aynı iş alanında çalışanların kendi aralarında konuştukları dil"Balıkçı dili. Kalaycı dili."
-
resmî dil : isim Devlet dili"Türkçenin, Karamanoğlu'nun Türkçeyi resmî dil olarak kabullenmesinden çok evvel konuşulan zengin bir dil olduğu muhakkak." - B. Felek
-
sivri dil : isim İğneleyici ve kırıcı söz
-
standart dil : isim, dil bilimi Ölçünlü dil
-
ulusal dil : isim Bilinen bir tarihten beri bir ulusun bireyleri arasında kullandıkları iletişim aracı, millî dil
-
yabancı dil : isim Ana dilin dışında olan dillerden her biri
-
yapay dil : isim Değişik diller konuşan kişiler arasında anlaşma sağlamak amacıyla doğal dillerdeki ögelerden yararlanılarak oluşturulan dil
-
yapısal dil bilimi : isim, dil bilimi Yapısalcılık
-
yapma dil : isim, dil bilimi Sonradan oluşturulan dil
-
Azerbaycan dili : Azerbaycan Cumhuriyeti'nde ve Güney Azerbaycan'da (İran'da) yaşayan Türk soylu halkın kullandığı dil, Azerice
-
beden dili : isim Duygu ve düşüncelerin yüz ifadesi, beden duruşu vb. yollarla anlatıldığı iletişim biçimi, vücut dili
-
çevirici dili : isim Bilgisayarda makine dili komutlarının sembollerle kaydedildiği alçak düzeyli programlama dili
-
çocuk dili : isim Çocukların belli birtakım seslerden, basitleştirilmiş kurallardan, örneklemelerden yararlanarak kullandıkları dil
-
devlet dili : isim Bir devletin sınırları içerisinde yönetimde, hukukta, eğitimde ve ticarette gerek sözlü gerekse yazılı iletişimde kullanılan, genellikle kanunla belirlenen dil, resmî dil
-
hâl dili : isim Düşüncelerini duruşuyla, davranışlarıyla anlatma
-
ıslık dili : isim Yüksek ve uzak mesafelerde birbirini görecek biçimde duran kişilerin alçalıp yükselen ıslık sesleriyle oluşturdukları haberleşme biçimi
-
işaret dili : isim İşitme engellilerin kendi aralarında iletişim kurarken el ve yüz hareketlerini kullanarak oluşturdukları görsel dil
-
kayış dili : isim Kaba ve çirkin sözler kullanılarak konuşulan dil
-
konuşma dili : isim, dil bilimi Günlük yaşayışta kullanılan ve yazı dilinden az çok farklarla ayrılmış bulunan dil, günlük konuşma, günlük dil"Kendi payıma, konuşma dilinden ayrı bir şiir diline karşıyım." - N. Cumalı
-
vücut dili : isim Beden dili
-
yazın dili : isim Edebî dil
-
akraba diller : isim, dil bilgisi Aynı ana dilden gelen diller"İngilizce ile Fransızca akraba dillerdendir."
-
Baltık dilleri : özel, isim Baltık ülkelerinde konuşulan Hint-Avrupa dil grubu
-
Cermen dilleri : özel, isim Kuzey Avrupa'da konuşulan, Hint-Avrupa dil ailesinin bir kolu
-
İskandinav dilleri : özel, isim Germen dillerinin kuzey kolundaki diller
-
Latin dilleri : isim, dil bilimi Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce vb. dillerin ortak adı
-
Romen dilleri : özel, isim Latinceden türemiş yaşayan diller
-
Ural dilleri : isim Fince, Macarca ve Samoyetçeden oluşan dil grubu
-
dil tutmak : sorguya çekmek için düşman askeri yakalamak"Dilinden Anadolulu olduğu ancak belli oluyordu." - S. F. Abasıyanık