-
iç cep : isim Palto, pardösü, ceket gibi giysilerin iki ön parçasına açılan cep"Borç senetleri, hesap pusulaları ceketlerimizin iç ceplerini şişmanlatır." - Ö. Seyfettin
-
cebi delik : sıfat Tutumlu olmayan (kimse), savurgan
-
kitap cebi : isim Kitabın arka kapağına konulan, içinde kitapla ilgili künye ve kitabı ödünç alan okuyucu bilgilerinin bulunduğu karton bölme
-
cep kitabı : isim Cepte taşınacak, cebe girecek biçimde küçük kitap
-
cep defteri : isim Cebe sığabilecek büyüklükteki defter
-
cep faresi : isim Yankesici
-
cep feneri : isim Cepte taşınabilen, pilli, küçük fener"Köye ilk cep fenerini o sokmuş." - S. F. Abasıyanık
-
cep harçlığı : isim Bir kimseye ufak tefek gündelik harcamalarını karşılaması için verilen para"Cep harçlığımı bile annemden almak gücüme gidiyordu." - A. Erhat
-
cep saati : isim Cepte taşınan saat
-
cep sözlüğü : isim Cepte taşınabilecek ve günlük gereksinime cevap verebilecek nitelikte küçük sözlük
-
cep takvimi : isim Cepte taşınabilecek küçük boy takvim
-
cep telefonu : isim Kişinin yanında taşıyabildiği, kablosuz telefon, mobil telefon
-
cep televizyonu : isim Çok küçük boyutta veya cebe sığabilecek küçüklükteki televizyon
-
yalancı cep : isim Ceket, yelek vb.nde cebin olması gereken yerde bulunan dikili kapak
-
saat cebi : isim Saat konulmak üzere pantolonlara, özellikle yeleklere yapılan cep
-
sığınma cebi : isim Kara yollarında araçların durmasına, beklemesine ayrılmış, yolun sağ tarafında yer alan bölüm, alan"Sığınma cebi yoksa yolun sağ tarafına iyice yanaşılır."
-
canı cebinde : sıfat Zayıf ahlaklı (kimse)
-
cep yakmak : çok pahalı olmak"Bayramın her günü gelirler, ellerini ceplerine sokarak dolaşırlardı." - A. Kutlu
-
cebi para görmek : parası yokken para kazanmaya başlamak"Bayramın her günü gelirler, ellerini ceplerine sokarak dolaşırlardı." - A. Kutlu