-
taze para : isim, ekonomi İş gücünü güçlendirmek amacıyla farklı kaynaklardan sağlanan para
-
tazekan : sıfat Bir kuruluşu canlandırabilecek yeni kişi veya kişiler
-
terütaze : sıfat Çok taze, körpe"Frenk illerinde ... tenorların akbabaya dönmüş, kartlaşmışlarına bile terütaze kızlar gönül verirlermiş." - R. H. Karay
-
taze fasulye : isim, bitki bilimi Fasulye bitkisinin taze ve turfanda olanı
-
taze soğan : isim, bitki bilimi Zambakgillerden, salata ve yemeklere tat vermek için kök yumrusu ve yeşil yaprakları kullanılan, acımsı, keskin kokulu sebze, yeşilsoğan, göksoğan
-
her dem taze : sıfat Yaşlı olduğu hâlde genç görünen
-
taze ot görmüş eşek gibi : iştahlanmış bir biçimde"Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." - Y. Z. Ortaç