-  baş göstermek belirmek, ortaya çıkmak, zuhur etmek, vuku bulmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı  
-  meydana gelmek olmak, oluşmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin  
-  gitmek -e Bir yere doğru yönelmek  
-  sürmek -i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek  
-  başlamak Görünmek"Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı." - S. F. Abasıyanık  
-  çıkmak -den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay  
-  ilerlemek nsz Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek, yol almak"Vapur durmadan düdük çalarak ilerliyordu." - H. E. Adıvar  
-  yürümek nsz Adım atarak ilerlemek, gitmek"Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu." - H. Taner  
-  sürdürmek -i Sürme işini yaptırmak"Parmaklıklara boya sürdürdü."  
-  devam etmek başlanmış bir iş sürmek  
-  yol tutmak bir yoldan kimseyi geçirmeyecek biçimde düzen kurmak  
-  türemek nsz Oluşmak, ortaya çıkmak, meydana çıkmak"Halide Hanım'ın hikâyesinden sonra türeyen bugünkü Turan lokantaları, Turan berberleri, Turan ocakları bütün payitahtı sarmış." - Y. K. Beyatlı  
- ileri gitmek
- dava açmak
- usul takip etmek
- ilerlemek, sürmek, yürümek,
- dava açmak.
- dava etmek