- ad
isim Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam"Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor." - A. H. Tanpınar
- ad
isim Sayma
- isim
isim Ad (I)
- yerine
zarf Bir şeyin veya bir kimsenin yerini almak üzere"Kadınlar bütün mallarını, vitrin yerine kullandıkları pencerelerde sergiliyorlardı." - A. Ağaoğlu
- özel ad
isim, dil bilgisi Bir kişiye, benzerlerinden farklı özellik taşıyan varlığa veya topluluğa verilen ad, özel isim: Ali, Ankara, Kızılırmak, Özbek, Türkçe gibi
- ad koymak
adlandırmak"Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor." - A. H. Tanpınar
- ad vermek
adlandırmak"Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor." - A. H. Tanpınar
- un
isim Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri
- hakkı için
kutsal şeyleri anlatan kelimelerden sonra getirilerek ant içmek için söylenen bir söz"Haktan ayrılmamalı."
- şöhret
isim Ün"Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." - R. H. Karay
- özel isim
isim, dil bilgisi Özel ad
- başı için
"çocuğumuzun başı için, annenizin başı için" vb. sözlerde değerli bir kişi ortaya konarak kullanılan ant veya yalvarma sözü"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- küfür
isim Sövme, sövmek için söylenen söz, sövgü"Bir yosma geçiyor kaldırımdan / Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar" - O. V. Kanık
- unvan
isim San"Deme bana Oğuz, Kayı, Osmanlı / Türk'üm, bu ad her unvandan üstündür" - Z. Gökalp
- memur etmek
görevlendirmek"Kasabaya gelen her yeni memur ilk olarak beni tanır." - T. Buğra
- atamak
-i, -e Birini bir göreve getirmek, tayin etmek
- tayin etmek
kararlaştırmak"Yola devam edilmesini tayin için sordu." - R. H. Karay
- san
isim Bir kimsenin işi, mesleği veya toplum içindeki durumu ile ilgili olarak kullanılan ad, unvan, titr
- tanınmış
sıfat Ünlü"Memleketin tanınmış bir hekimi."
- nam
isim Ad (I)"Çemberlitaş'ta bir kahvede sizin namınıza bir mektup varmış." - P. Safa
- seçmek
-i Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak"Ben bu kitabı seçtim."
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- demek
nsz Söylemek, söz söylemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek
- debdebe
isim Görkem"Bir Tanzimat konağının şaşırtıcı debdebesi içinden bu küçük eve düşmüştü." - A. H. Tanpınar
- ihtişam
isim Görkem"Hilmi Bey'in evi, bir sanat ve ihtişam galerisi değildi." - S. Ayverdi
- çağırmak
-i Birinin gelmesini kendisine yüksek sesle söylemek, seslenmek"Etrafına bakındı fotoğrafçıları çağırmak için." - A. Kulin
- adlandırmak
-i Çağırmak veya anmak için bir canlıya, bir yere, bir şeye ad vermek, ad koymak, ad takmak, ad vermek, isimlendirmek, isim koymak, isim takmak, isim vermek, tesmiye etmek
- ismini vermek
adını vermek
- Tarih, Mektup.
- Edebiyat, 1- Mektup, kitap, risâle, ferman gibi anlamlar taşıyan Farsça bir kelime. Eskiden kitap türü olarak çok kullanılmıştır. Kıyafetnâme, kâbnâme, Hamzanâme gibi. Resmi nitelikteki kağıt ve mektuplar da nâme diye bilinirdi.
2- Sevgiye ve sevgiliye ilişkin mektup anlamına gelen "name", yazılmış kitap anlamıyla bileşik sözcük olan çeşitli kitap adlarında yer alır. (Selimname, Kanunname, Kıyafetname) - Belli bir kişi, varlık, yer, grup veya eşyayı benzerlerinden ayırdetmek için kullanılan bir sözcük veya terim.
- dış görünüş
- isim vermek
- ad, isim, ün, şöhret, nam, ünlü kişi, ad vermek, adını vermek, ad koymak, adlandırmak, adını söylemek, seçmek, atamak
- ismi olan
- ismim
- isminde
- ismiyle
- ismiyle çağırmak
- küfürler savurmak
- şöhretli kimse