- yükselti
isim Tümsek
- boy
isim Bir şeyin tabanı ile en yüksek noktası arasındaki uzaklık"Boyu uzundu, yalnız biraz fazla semizdi." - Ö. Seyfettin
- boy
isim, toplum bilimi Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk, kabile, klan"Türk boyları birbirlerini kardeş tanıyorlar." - O. S. Orhon
- boy
isim "Özlü, güzel sözler söyledi" anlamında kullanılan boy boyladı, soy soyladı özlü sözünde geçen bir söz
- dağ
isim Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümü
- dağ
isim Kızgın bir demirle vurulan damga, nişan
- tepe
isim Bir şeyin en üstteki bölümü"Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz." - S. F. Abasıyanık
- yüksek
sıfat Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
- doruk
isim Dağ, ağaç vb. yüksek şeylerin tepesi, en yüksek yeri, zirve, şahika"Dağ doruğu gibi yüce, pembemsi bir kaya yükseldi iskelemizde." - A. Erhat
- boy bos
isim Vücudun yapısı bakımından biçimi, eğin, kesim"Boyun bosun bir yana, gözlerin cihanın gözlerini kamaştırıyor." - B. Felek
- zirve
isim Doruk"Dağın zirvesi."
- yükseklik
isim Yüksek olma durumu"Alçak gönüllü olmak yine yüksekliği artırır." - N. F. Kısakürek
- irtifa
isim Yükseklik"Bir binanın hiçbir tesirle yıkılmasa yalnız irtifası yüzünden çökebileceği niçin hatırına gelmiyor?" - N. F. Kısakürek
- rakım
isim, coğrafya Yükselti
- ululuk
isim Büyüklük, büyük olma durumu, yücelik, izzet
- en yüksek nokta
- tepe.
- yükseklik, yüksek yer, pozisyon, doruk, en üst derece, zirve, ana çekit