- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- bükmek
-i Sertçe çevirmek, kıvırmak"Bu kez onu sürmeden olduğu yerde büküp altına aldı." - S. Birsel
- dolaştırmak
-e, -i Dolaşma işini yaptırmak"Sözlerim acı diye kızım gücenme bana / Bak cılız sürüsünü dolaştıran çobana" - F. N. Çamlıbel
- tırmanmak
-e El ve ayaklarıyla tutunarak veya tırnaklarını iliştirerek dik bir yere çıkmak"Adam yüze yüze geldi ve bir maymun çevikliğiyle küpeşteye tırmanıp güverteye atıldı." - Halikarnas Balıkçısı
- örmek
-i İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak veya geçirerek işlemek veya tezgâhta dokumak"Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!" - S. F. Abasıyanık
- birbirine geçirmek, sarmak, dolaştırmak
- etrafım sarmak