- yalnız
sıfat Yanında başkaları bulunmayan"Sokaktaki yalnız çocuk."
- Metruk
terk edilmiş, bırakılmış.
artık kullanılmayan.
- boş
sıfat İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı"Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." - A. Gündüz
- mutsuz
sıfat Mutlu olmayan, bedbaht, saadetsiz
- kimsesiz
sıfat Annesi babası, yakını, koruyucusu olmayan (kimse), sahipsiz"Ocağın kimsesiz çocukları okuttuğunu da biliyordum." - F. R. Atay
- yapayalnız
sıfat Yanında kimse veya hiçbir şey bulunmayan (kimse)"Burada, su değirmeninin yanında yapayalnızım." - A. Ağaoğlu
- ıssız
sıfat Kimse bulunmayan veya az kimse bulunan, tenha, yaban"Köşkün bütün odaları ıssız." - P. Safa
- tenha
sıfat Issız
- perişan
sıfat Dağınık, düzensiz, karmakarışık"Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için" - C. Şehabettin
- harap
sıfat Bayındırlığı kalmamış, yıkılacak duruma gelmiş, yıkkın, viran"Mezarlığın ortasında altı adet mermer sütunlu harap bir kümbet göze çarpar." - S. M. Alus
- boş bırakmak
bir yerde kimse oturmamak, boş kalmak"Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." - A. Gündüz
- üzmek
-i Üzüntü vermek"Onu biraz üzerim ama zekâsına da bayılırım." - S. F. Abasıyanık
- meyus etmek
üzmek"Gözlerde meyus bir sükûtun bütün esrarı ağlıyordu." - A. H. Müftüoğlu
- harap etmek
harap duruma getirmek"Mezarlığın ortasında altı adet mermer sütunlu harap bir kümbet göze çarpar." - S. M. Alus
- kederlendirmek
-i Keder, üzüntü duymasına yol açmak, acı vermek
- perişan etmek
dağıtmak, düzenini bozmak"Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için" - C. Şehabettin
- terketmek
- terkedilmiş
- viran etmek
- kimsesiz bırakmak
- yalnız bırakmak
- harap ıssız
- meyus etmek.
- yalnız. desolately terkedilmiş olarak.
- ıssız, terkedilmiş, boş, yalnız, arkadaşsız, terkedilmiş