-  bozuk 
sıfat Bozulmuş olan"Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu." - T. Buğra 
   -  bozuk 
isim, müzik Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz 
   -  eksik 
sıfat Bir bölümü olmayan, noksan, natamam"Bu kitap eksik, baş tarafı yok." 
   -  aksak 
sıfat Aksayan, hafifçe topallayan 
   -  hatalı 
sıfat Hatası olan, yanlışlığı bulunan"Hatalı yazı. Hatalı davranış." 
   -  kusurlu 
sıfat Kusuru olan 
   -  sakat 
sıfat Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü"Ben gördüğünüz gibi bir sakat askerim, malul." - Y. K. Karaosmanoğlu 
   -  noksan 
sıfat Eksik 
   -  noksanlık 
isim Noksan olma durumu, eksiklik"Oysa onlar bu noksanlığın farkında bile değillerdi." - E. Şafak 
   -  yetersiz 
sıfat Gerekli bilgi ve yeteneği olmayan, yeterliği olmayan, kifayetsiz, ehliyetsiz 
   - hatalı, kusurlu, eksik
 - noksan olarak. defectiveness kusurluluk
 - noksanlık.