anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

deal

Kelimeler > D ile başlayan kelimeler > deal nedir ?
deal
deal, deal nedir ,deal ne demek
  • çok

    sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay

  • parça

    isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."

  • bir hayli

    zarf Epey, çok, hayli, oldukça"Kapısını vurmalı, o zaman uyanır açar diye başlayarak bir hayli dırlandı." - A. Ş. Hisar

  • iş

    isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık

  • değer

    isim Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı

  • el

    isim, anatomi Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba

  • el

    isim Yakınların dışında kalan kimse, yabancı"Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır!" - Halk türküsü

  • el

    isim Ülke, yurt, il"Çöller, Yemen ellerinden beter imiş." - A. Gündüz

  • iş yapmak

    çalışmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık

  • işini görmek

    görevini yapmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık

  • ele almak

    bir şey üzerinde çalışmaya başlamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba

  • pazarlık

    isim Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme

  • davranmak

    nsz Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak"Hiç gerekmezken dönüyor ve onu yeni görmüş gibi davranıyor." - T. Buğra

  • kısım

    isim Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim"Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." - N. Araz

  • miktar

    isim Bir şeyin ölçülebilen, sayılabilen veya azalıp çoğalabilen durumu, nicelik

  • uğraşmak

    -le Bir iş üzerinde sürekli çalışmak"Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." - P. Safa

  • vermek

    -i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin

  • vurmak

    -e Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak"Masaya vurmak. Birinin başına vurmak."

  • atmak

    -i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."

  • ilgilenmek

    -le İlgi göstermek, alakalanmak"Tarlaları gezdim, okuluma gittim, çocukları tanıdım, köylülerle ilgilendim." - H. E. Adıvar

  • meşgul olmak

    vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak"Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü." - S. F. Abasıyanık

  • açıklamak

    -i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek

  • ayırmak

    -i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."

  • işlemek

    -i Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek

  • dağıtmak

    -i Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." - Y. K. Beyatlı

  • anlaşma

    isim Anlaşmak durumu"Konuşmadan başka anlaşma aracı yok mu?" - N. Uygur

  • paylaştırmak

    -i, -e Herkese kendi payına düşeni aldırmak veya vermek

  • mukavele

    isim, hukuk Sözleşme"Meşhur aktör davet edilmiş hatta mukavelesi bile yapılmak üzere imiş!" - H. F. Ozansoy

  • icabına bakmak

    gereğini yerine getirmek"Buna, bittabi icabı gibi cevap verildi." - Atatürk

  • tacir

    isim Ticaretle uğraşan kimse, tüccar"İhtiyar tacir kâtibine bir şeyler yazdırtıyordu." - H. R. Gürpınar

  • tartışmak

    nsz, -le Bir konu üzerinde, birbirine ters olan görüş ve inançları karşılıklı savunmak

  • tüccar

    isim Ticaret yapan, ticaretle uğraşan kimse, tacir"Ova köylerinde sözü geçen bir koyun tüccarı ile orada buluşacaktı." - T. Buğra

  • Basketbol, Hücum sahasında oyuncuların paslaşması.
  • alâkadar olmak
  • dağıtmak, vermek, paylaştırmak, dağıtmak, vurmak, patlatmak, kâğıtları dağıtma sırası, anlaşma, iş, miktar
  • deginmek bahsetmek
  • iş gören kimse
  • çam kerestesi
  • çam tahtası
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • tarak
  • kârlı
  • ince iş
  • işbaşı
  • işi tıkırında
  • iş alanı
  • iş donu
  • tıkırında
  • iş adamı
  • işgüder

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı