- kanı
isim İnanç, düşünce, kanaat"Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır." - S. Birsel
- görüş
isim Görme işi
- iman
isim, din b. (***) İnanç
- sabıka
isim Geçmiş bulunan şey, geçmiş bulunan olay
- kanaat
isim Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- katiyet
isim Kesinlik
- inanç
isim Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma"Bilhassa kadınlar arasında hurafeye inanç fazla buralarda." - F. Otyam
- mahkûmiyet
isim, hukuk Hükümlülük"Hiçbir mahkûmiyeti yoktur."
- inanma
isim İnanmak işi"Sizi de inanmaya cebretmek isteyen bunamış bir inat ve ısrar ile söylüyor." - A. Ş. Hisar
- ikna
isim Bir konuda birinin inanmasını sağlama, inandırma, kandırma"Sinirleniyor, kendi kendimi ikna için daha ısrarla, daha fazla konuşuyordum." - S. F. Abasıyanık
- mahkumiyet, sağlam ve içten inanç, kanı, kanaat
- mahkumiyet. carry conviction doğruluğunu belli etmek.