- koltuk
isim Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer"Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı." - H. E. Adıvar
- başkan
isim Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis, reis bey"Yeni müsteşar, yarın daire başkanlarını olağanüstü toplantıya çağırmış." - A. Ümit
- makam
isim Mevki, kat, yer"İnsan değil gökyüzündeki makamını şaşırarak yere inmiş bir melektir." - H. R. Gürpınar
- sandalye
isim Arkalıklı, kol koyacak yerleri olmayan, bir kişilik oturma eşyası"Odalarda mobilya namına, uzun, kısa yuvarlak bir sürü masayla sandalyeden başka bir şey yok." - E. M. Karakurt
- elektrikli sandalye
isim Bazı ülkelerde ölüm cezasının uygulanmasında kullanılan araç
- başkanlık etmek
bir toplantı veya topluluğu, başkan olarak yönetmek"Sen, şu cemiyetin başkanlığından da cemiyetten de hemen istifa edeceksin." - N. Hikmet
- reis
isim Başkan
- yönetmek
-i Bir kurum veya kuruluşun yasalara, kurallara ve belli şartlara uygun biçimde işlemesini sağlamak, idare etmek, tedvir etmek
- iskemle
isim Arkalıksız sandalye"İskemlelerin maroken minderlerinden kendime yatak yapıyordum." - Ç. Altan
- kürsü
isim Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer"İki gün süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal kürsüye geldi." - F. R. Atay
- sedye
isim Hasta veya yaralı taşımaya yarayan katlanabilir hasta yatağı, teskere"Güner'i her gün tekerlekli bir sedyeyle ışın tedavisine indirirdim hastanede." - A. Ağaoğlu
- tahtırevan
isim Omuzda veya deve, fil, at vb. hayvanlara yüklenerek götürülen, üstü örtülü, insan taşınan araç
- yetki vermek
yetkilendirmek"Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." - T. Buğra
- iskemle, sandalye, başkanlık makamı, başkan, sadır, profesörlük makamı, kürsü,
- başkanlık sandalyesi
- elektrikli iskemle
- iskemleye oturtmak
- makama geçirtmek