- madde
isim Duyularla algılanabilen nesne
- kovan
isim Fişeğin kapsül, barut ve kurşun taşıyan yuva bölümü, kapçık"İşte, etrafa yayılan top kovanları, kırık tüfekler, fişek yığınları..." - H. E. Adıvar
- kutu
isim İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap"Enfiyesini, üstü mineli bir kutudan çekerdi." - A. Ş. Hisar
- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- sandık
isim İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
- bavul
isim İçine eşya konulan ve genellikle yolculukta kullanılan büyük çanta"Bütün varımı yoğumu içine doldurduğum bavulumu bir küçük hamalın sırtına yerleştirdim." - Y. K. Beyatlı
- neden
zarf Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- olay
isim Ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iş, hadise, vaka"O olaydan sonra bir daha yalnız kalmamıştık onunla." - N. Cumalı
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- ad durumu
isim, dil bilgisi Başka bir kelime ile ilgi kurmak için adın yalın biçimde veya ek alarak girdiği durum, isim durumu, isim hâli
- kın
isim Bıçak, kılıç vb. kesici araçların kabı
- çanta
isim Kösele, meşin, kumaş vb. hafif malzemeden yapılıp büyüklüğüne göre para, evrak, yiyecek vb. koyup taşımaya yarayan kap"Yanından hiç ayırmadığı çantasında bir kütüphane bulursunuz." - Y. Z. Ortaç
- kasa
isim Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap"Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı." - S. F. Abasıyanık
- dava
isim, hukuk Korunmanın bir hüküm ile sağlanması için yargı organlarına başvurma
- hasta
sıfat Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız"Annem o evin önü sofalı bir odasında hasta yatıyordu." - Y. K. Beyatlı
- kap
isim İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
- kap
isim Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılan bir tür üst giysisi
- hastalık
isim Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumu, rahatsızlık, çor, dert, sayrılık, illet, maraz, maraza, esenlik karşıtı
- vaka
isim Olay, hadise"O kadar boşboğaz çocuk arasında da vakayı bir sır olarak saklamak güçtü." - Y. K. Beyatlı
- vaziyet
isim Durum, tavır, hâl"Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?" - A. M. Dranas
- vaziyet
isim El koyma
- Halı
Halı; atkılarının atılmasından sonra üzerine desene göre istenilen hav yüksekliğinde iplerin geçirilerek düğümlenmesi ile yapılan ev içinde ve genellikle yer örtüsü olarak kullanılan eşyadır. Bazı evlerde de duvarda görülür
- şey
isim Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- macera
isim Baştan geçen ilginç olay veya olaylar zinciri, serüven, sergüzeşt, avantür"Türk şiirinin ve Türk musikisinin bir gurbet macerası olduğunu bilirdim." - A. H. Tanpınar
- mesele
isim Sorun"Gazeteler vakit vakit bir meseleyi öne sürerler." - N. Hikmet
- mahfaza
isim İçinde küpe, yüzük, bilezik vb. değerli süs eşyalarının saklandığı kutu"Kadife bir mahfazayı usulcacık karısının yastığının altına koydu." - E. E. Talu
- çerçeve
isim Resim, yazı, ayna vb.ni süslemek veya bir yere asılabilecek duruma getirmek için bunlara geçirilen kenarlık"Duvarda bir çerçeve asılıdır ki çarpıktır, düzeltemezsiniz." - R. H. Karay
- kılıf
isim Bir şeyi korumak için kendi biçimine göre, çoğunlukla yumuşak bir nesneden yapılmış özel kap"Bütün vücudu sanki ziftten bir kılıf içine tıkılmış gibi idi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- sorun
isim Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem"Türkiye'ye gölge oyununun ne zaman ve nasıl girdiği sorunu üzerine çeşitli yorumlar bulunmaktadır." - M. And
- iskandil etmek
deniz derinliğini ölçmek
- sokmak
-i İçine veya arasına girmesini sağlamak
- hadise
isim Olay"Bir gece evvelki hadiseyi unutmak mümkün müydü?" - P. Safa
- delil
isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare"Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." - P. Safa
- ne de olsa
"ne denli eksiği, kusuru olursa olsun, böyle olmakla birlikte" anlamında kullanılan bir söz
- hazne
isim Hazine
- valiz
isim Genellikle yolculukta içine çamaşır vb. eşya konulan küçük el bavulu"İşe giderken takım taklavat dolu valizimizi tramvaya alırlar mı diye korka korka sorduk." - B. R. Eyuboğlu
- koruncak
isim Ambalajlanan malı dış etkilere karşı korumak için ambalaj çatısına çakılan tahta, kontrplak vb. malzeme, mahfaza
- problem
isim, matematik Teoremler veya kurallar yardımıyla çözülmesi istenen soru, mesele
- servis talebi
- garip bir kimse
- hal husus olay
- hal, durum, olay, sorun, dava, kutu, sandık, çanta, kasa, kutulamak
- ismin hallerinden biri
- ismin hâli
- kutu kasa
- matbaa tezgâhı
- çekim hali