-  şaşırtmak -i Şaşırmasına sebep olmak"İşte Galip, böyle bir muhitte herkesi şaşırtan büyük bir kabiliyetle meydana çıkıverdi." - A. H. Çelebi  
-  çekinmek -den Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak"Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim." - P. Safa  
-  afallamak nsz Şaşkınlıktan sersemleşmek"Herifin deli olduğunu anlayınca afalladım da serinkanlılığımı kaybetmedim." - B. Felek  
-  tereddüt etmek kararsız davranmak, duraksamak"Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm." - E. İ. Benice  
-  ürkmek nsz Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek"Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı." - Ö. Seyfettin  
-  korkmak nsz Korku duymak, ürkmek, dehşete kapılmak"Karanlık yerde insan korkmaz mıydı?" - S. F. Abasıyanık  
- harekete geçmekten çekinmek
- iç acemilik
- ürkütmek, şaşırtmak, korkutmak,
- paniğe kapılma. boggler ürkek kimse.